İslâm’ın Temellerini Dinamitliyorlar
DİYANET İşleri Başkanlığı'na ve gerçek din hocalarına soruyorum, aşağıdaki inançlara ve görüşlere sahip bir imamın arkasında namaz kılınır mı? Kılınırsa bu namaz sahih olur mu?
1. Bu dünyada şu anda İslâm'dan başka hak, makbul ve geçerli dinler de vardır diyor.
2. Kur'ân'a iman etmeyen, o ilâhî vahiy değildir -hâşâ-kul sözüdür diyenlerin de ehl-i necat ve ehl-i cennet olduğuna inanıyor.
3. Resulullah'ı bilip de O'na iman etmeyenlerin kurtulacağına inanıyor.
4. Tevhid ile Teslis esasta birdir. Ehl-i Kitab ile biz Müslümanlar arasında Amentüde (Allah'a inanmak, Peygamberlere inanmak, Kitaplara inanmak...) konusunda ittifak/birlik vardır diyor.
Bilindiği gibi yukarıdaki inanç ve görüşler, Diyalogçular denilen bir fırkaya ait olup Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığına taban tabana zıttır.
Diyanet bu sorulara cevap verebilir mi? Sanırım veremez.
Maalesef Diyanet bünyesinde birtakım Diyalogçular, Fazlurrahmancılar, Reformcular, Yenilikçiler, Değişimciler bulunmaktadır.
Diyanet'teki Ehl-i Sünnet itikadına, mezhebine ve yoluna bağlı gerçek hocaları tenzih ederim.
Ülkemizdeki birtakım İslâmcı politikacılar gençliklerinde radikal İslâm denilen aktivist bir fırkaya mensup idiler. O bid'at fırkasının tesirleri onların kanlarında devam etmektedir.
27 Mayıs 1960 askerî darbesinden sonra bile Diyanet'e, dine, Ehl-i Sünnete bu kadar baskı yapılmamıştı. Adnan Menderes iktidarını deviren ihtilâlci subaylar Diyanet İşleri Başkanlığı'na İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen hocayı getirerek doğru bir iş yapmışlardı.
Şu anda ülkemizde çok derin, çok yoğun bir dinî değişim planı uygulanmaktadır.
Kur'ân'da "Allah katında din İslâm'dır" ayetine aykırı olarak üç ibrahimî din vardır, bunların mensupları ehl-i necat ve ehl-i Cennettir inancı konulmak isteniyor.
Fazlurrahmancı Ankara Ekolüne mensup birtakım oryantalist ilâhiyatçılar bazı İslâmcı politikacıların himayesinde ve kanatlarının altında sessiz sedasız Diyanet İşlerini kontrol altına almak istiyor.
Diyanet, iki Ortadoğu ülkesinin Türkiye Müslümanlığını kendi renklerine ve meşreblerine dönüştürme faaliyetlerine tepki göstermiyor.
Türkiye'ye hâkim olan Ehl-i Sünnet kültürü yerine:
1-Vehhabîlik,
2. Diyalogçuluk,
3. Fazlurrahmancılık,
4. Reformculuk,
5. BOP'a uygun münasip bir din anlayışı,
6. ABD, İsrail, Papalık ve diğer dış güçler tarafından istenen ve planlanan; ılımlı, evcil, sulandırılmış yeni bir İslâm ..... getirilmek isteniyor.
İslâm'ın ikinci temel kaynağı olan Sünnete açıkça veya sinsice saldırılıyor.
Muteber hadîs kitaplarındaki sahih hadîsler "ayıklanmak" isteniyor.
Henüz fazla açığa çıkmamış bir proje daha var. Camilerin arka tarafına ihtiyaçtan fazla sandalye konulması ve yaşlıların secdesiz namaz kılmaları... İleride, camileri de kiliselere mi benzetmek istiyorlar?
Türkiye'de Ehl-i Sünnet'i yıkmak için dehşetli planlar var, bu yolda dehşetli faaliyetler yapılıyor ve dehşet verici paralar harcanıyor.
Gayeleri:
1. Cihadsız bir İslâm türetmek,
2. Kur'ân'daki birtakım emir, yasak, farz ve haramları yürürlükten kaldırmak,
3. Peygamberimizi ve Sünnetini marjinalleştirmek,
4. Fıkıhsız ve Şeriatsız bir İslâm türetmek,
5. İslâm'ı ve Müslümanları evcilleştirmek,
6. İslâm'ın tek hak din olma özelliğini kaldırıp, hak din olmada ona ortaklar getirmek.
Kur'ân'a, Sünnete, Cemaate, Sevad-ı Azam'a bağlı Müslümanların çok uyanık olmaları gerekiyor.
Ehl-i Sünnet hocaları, en az bid'atçiler kadar faaliyet ve gayret göstermelidir.
Önce Müslümanların büyük kısmını din kültüründen mahrum bıraktılar.
Şimdi de, Ehl-i Sünneti kaldırıp onun yerine bid'atleri hakim kılmak istiyorlar.
Diyalogçuluk, BOP'çuluk, Fazlurrahmancılık, şuculuk buculuk, Neo-Haricîlik, Reformculuk, Değişimcilik, Yenilikçilik...
ABD'nin, İsrail'in, AB'nin, Papalığın, Evangelistlerin istediği sulandırılmış ve evcil bir İslâm...
Müslümanlar!.. Uyumayın...
(Müessese olarak Diyanet'i tenzih ederim. Bendeniz, oraya sızarak Ehl-i Sünnet İslâmlığını yıkmaya çalışan bid'atçileri tenkit ediyorum.)
Madımak Oteli Müze Olacakmış
AKPartisi'nin içindeki solcular, Sivas'taki Madımak otelini müze yapacaklarmış. Sivas faciası kimlerin eseridir? Provokatörlerin, Ergenekoncuların, halkı birbirine düşürmek isteyenlerin işidir.
Peki, Madımak otelini müze yaparken, Erzincan Başbağlar köyü için ne yapacaksınız?
Madımak otelinde can verenlerin canı can da, Başbağlar'da camiden çıkarken şehid edilen otuz şu kadar tamamen mâsum Müslümanın canı can değil mi?
Başbağlar'daki katliam için hapishaneden birtakım militanlar çıkartılmış, üstlerine özel elbiseler giydirilmiş, silâhlandırılmış şeklinde rivayetler var. Bunların üzerinde kimse durmuyor.
AKPartisi'nin Nazım Hikmet'i temize çıkartması, onu ölümünden şu kadar yıl sonra yeniden vatandaş yapması da son derece yanlış bir iş olur.
Madem ki, Nazım'ı temize çıkartıp aklıyorsun, İslâmî kesimin mağdurlarını da düşüneceksin. Mustafa Sabri, Zahid el-Kevserî, Sultan Vahdettin, son Halife Abdülmecid ve diğerleri...
Hiçbir şeye yanmam, birtakım İslâmcıların ve Türkçülerin "Beni Stalin yarattı... BenSovyetler Birliği vatandaşıyım..." diyen Nazım'ı baş tacı etmeleri...
Nazım 1951'de Türkiye'den kaçıp Sovyetler Birliği'ne sığındığı vakit şu meşhur Cumhuriyet gazetesi, onun resmini basmış ve altına "Suratına tüküresiniz diye bu adamın resmini basıyoruz" diye yazmıştı. (12 Temmuz 1951, Cumhuriyet)
Köprülerin altından ne sular akmış...
Topla Öldürülen Kuşcağız
Fotoğrafını gördüm, canım sıkıldı. Maç başlamadan önce futbolcunun biri biraz ısınmak ve hareketlenmek için topa vurmuş, top havada uçan bir kuşa hızla çarpmış.Kuş can çekişerek yere düşmüş ve ölmüş.
Acaba futbolcu kuşa nişan mı alıp topa vurdu, yoksa bilmeden mi öldürdü.
Hayvanları koruma dernekleri bu hadisenin üzerinde dururlar mı?
Kuşun hakkını soran çıkmaz...
Kuş sahipsiz değildir. Kuşun bir Sahibi vardır. O, keyf için cana kıyılmasından hoşlanmaz ve razı olmaz.
Futbolcunun bundan haberi var mı?
Ne yapması lazım?
Kuşu öldürdüğü için üzülmesi, pişman olması, Sahibinden af dilemesi gerekir.
Günahının bağışlanması ümidiyle hayvanlara iyilik yapmalıdır.
İslâm dini ok veya ateşli silâhlarla uçan kuşların, meselâ güvercinlerin nişan alınıp vurulmasını yasaklamıştır.
Tasavvufta, tarikatlarda olta ile balık tutmak doğru bulunmaz. Dervişlere, bundan uzak durmaları nasihat edilir.
Hepimiz, bütün dünya Büyük Rahmetin gölgesinde yaşıyoruz. O gölge üzerimizden kalkarsa perişan oluruz.
Merhamet etmeyene merhamet edilmez.
Bırakın bir kuşu, minicik bir karıncayı bile, bile bile öldürmemeliyiz.
Ehlî ve vahşî hayvanlara, bitkilere merhamet etmeliyiz.
Bitkilerin de canı var. İnsanların konuştuklarını, hattâ duygularını anlıyorlarmış.
Bir Belediye, sokak köpeklerini öldürtmüş, cesetleri çöplüğe atılmış. Şehre bir felâket gelmesinden korkarım.
Yabancı gaddar turistlere, büyük paralar karşılığında yabanî koyunları, keçileri vurdurtuyorlarmış. Bir yaban koyununu vurmak bin dolar mı neymiş. Yazıklar olsun!.. Bu hallere de mi düşecektik. Kaç yaban koyunumuz kaldı?.. Bırakın yaşasınlar, çoğalsınlar.
Ben neler sayıklıyorum... Evlâtlar analarını, kocalar karılarını, babalar çocuklarını vahşice boğazlıyor. Adam öldürmeler, cinayetler, dehşetli olaylar, gasplar, haram yemeler, hırsızlıklar, vahşetler gırla gidiyor.
Bu kan, bu kıtal, bu yamyamlık furyası içinde kuşları, kedileri, köpekleri kim düşünür.
Mehmet Şevket EYGİ
Copyright © 2008 MECON Telif Hakları MECON' a Aittir