Bilişimin Adresi - Havza
  Güncel
  Havza
  Kamlık
  Samsun 1
  Samsun 2
  Spor
  Dini
  Kadınca
  Leke Çıkartma
  HTML Kodları
  Arama Kodları
  Arkaplan 1
  Arkaplan 2
  Arkaplan 3
  Arkaplan 4
  Oyunlar
  Tv - Film
  Eğitim
  İnternet
  Cep Telefonu
  Web Tasarımı
  Bayraklar
  Bilişim Kodları
  Borsa - Döviz
  Chat - Mesaj
  Dini Kodlar 1
  Dini Kodlar 2
  Dini Kodlar 3
  Duyuru Panosu
  Eğitim Haberleri
  Film - Fıkra - Şiir
  Görsel Kodlar 1
  Görsel Kodlar 2
  Haber Kodları 1
  Haber Kodları 2
  Haber Kodları 3
  Link Efektleri
  Link Kodları 1
  Link Kodları 2
  Mause Kodları 1
  Mause Kodları 2
  Diyet
  Medya Kodları
  Oyun Kodları
  Pagerank Kodları
  Reklam Kaldırma
  Saatler 1
  Saatler 2
  Saatler 3
  Sayfa Efektleri
  Servis Kodları
  Slayt - Resim Kodları
  Sözlükler
  Spor Kodları 1
  Spor Kodları 2
  Takvim Kodları
  Tarayıcı Kodları 1
  Tarayıcı Kodları 2
  Tarayıcı Kodları 3
  Tasarım Kodları
  Temalar 1
  Temalar 2
  Temalar 3
  Yazı Kodları 1
  Yazı Kodları 2
  Yazı Kodları 3
  Karışık Kodlar
  Animasyonlu Yazı
  Banner Tasarımı
  CSS Tasarım
  Sayfa Tasarımı
  Slayt Tasarımı
  Bilgiler 1
  Oyunlar 1
  Oyunlar 2
  Köşe 1
  Köşe 2
  Köşe 3
  Köşe 4
  Köşe 5
  Samsun Coğrafya
  Samsun Kültür
  Samsun Turizm
  İlköğretim 1
  İlköğretim 2
  İlköğretim 3
  Oyunlar 3
  Satranç
  Oyunlar 4
  Oyunlar 5
  Sohbet
  Samsun
  Stand Up
  Çizgi Film
  Dini Film
  Harita Kodları
  Yazı Tasarımı
  Hava Durumu
  Arama Motoru Kaydı
  Kitap Özetleri 1
  Kitap Özetleri 2
  Kitap Özetleri 3
  Kitap Özetleri 4
  Kitap Özetleri 5
  Kitap Özetleri 6
  Komik Videolar
  Ayraç Kodları
  KPSS
  Lig Tv
  Ortaöğretim 1
  Ortaöğretim 2
  Ödev Ara
  Radyo Kur
  Ortaöğretim 3
  Türk Filmi 1
  Türk Filmi 2
  Yabancı Film 1
  Yabancı Film 2
  Yabancı Film 3
  Yabancı Film 4
  Yabancı Film 5
  Yabancı Film 6
  Oyun İndir 1
  Oyun İndir 2
  Oyun İndir 3
  Oyun İndir 4
  Oyun İndir 5
  Oyun İndir 6
  Oyun İndir 7
  Oyun İndir 8
  Oyun İndir 9
  Güvenlik 1
  Güvenlik 2
  Güvenlik 3
  Güvenlik 4
  Güvenlik 5
  Güvenlik 6
  Güvenlik 7
  Yazdırma - Kopyalama
  Sözlük - Çeviri
  Sıkıştırma
  İnternet 1
  İnternet 2
  İnternet 3
  İnternet 4
  Ofis - İş 1
  Ofis - İş 2
  Resim - Grafik 1
  Resim - Grafik 2
  Ses - Video 1
  Ses - Video 2
  Ses - Video 3
  Sistem Araçları 1
  Sistem Araçları 2
  Taşınabilir 1
  Taşınabilir 2
  Taşınabilir 3
  Köşe 6
  Taşınabilir 4
  Taşınabilir 5
  Taşınabilir 6
  Taşınabilir 7
  Taşınabilir 9
  Taşınabilir 10
  Taşınabilir 11
  Taşınabilir 12
  Taşınabilir 13
  Taşınabilir 14
  Taşınabilir 15
  Taşınabilir 16
  Taşınabilir 17
  Taşınabilir 18
  İlginç Bilgiler
  Köşe 7
  Köşe 8
  Köşe 9
  Köşe 10
  Sağlık
  Köşe 11
  İngilizce
 

Havza

        
                                                                                                        
                                                   Havza
            Havza, Samsun'un Amasya'ya komşu olan bir ilçesidir. İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerini Karadeniz bölgesine bağlayan yolların kesişme bölgesinde bulunan ilçenin, Kuzeyinde Bafra, Güneyinde Suluova, Doğusunda Kavak, Batısında Vezirköprü, Güneybatısında Merzifon, Güney doğusunda Ladik ilçeleri ile komşudur.Yüzölçümü 788 km². olup, bunun 765 km².si kırsal kesime, 23 km².si ilçe merkezine aittir. Rakımı ise 675 m. dir. Havza'da toplam 79 köy vardır.
            İlçenin toplam nüfusu 52.953 olup, bunun 19.385'i ilçe merkezinde 33.568'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır

Havza:
* Samsun'a 84 km.
* Amasya'ya 53 km.
* Merzifon'a 24 km.
* Suluova'ya 15 km.
* Vezirköprü'ye 29 km.
* Ladik'e 32 km.

            İlçeden ulaşım karayolu ve demiryolu ile yapılmakta olup, Samsun-Ankara devlet karayolu ilçe merkezinden geçmekte, Samsun-Amasya-Sivas demiryolunun 5 kilometresi ilçe merkezi sınırları içerisindedir.
          
Tarihçesi
SELÇUKLULAR ÖNCESİ : 
            Havza’nın tarihi, kuruluş itibariyle çok eskilere dayanmaktadır. Milattan önce 2000’li yıllarda, Kızılırmak ve Yeşilırmak deltaları arasında kurulmuş olup, kuruluşu Hitit Uygarlığı dönemine uzanmaktadır. M.Ö. VII. yüzyılda Samsun’un İonyalılar’ca kıyı kenti olarak kuruluşundan bir süre sonra , Miletliler’in etki alanına giren bölge, daha sonra Kafkaslardan gelen Kimmerler’in istilasına uğramış, yapılan savaşlar sonuncunda ise, önce Persler tarafından idare edilmiş, Büyük İskender’in Anadolu’yu istilasından sonra Makedon İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir. M.Ö. I.Yüzyılda Roma istilasına uğrayan Havza, daha sonra Roma İmparatorluğu’nun bölünmesiyle, Doğu Bizans İmparatorluğu’na dahil olmuştur.

SELÇUKLULAR DÖNEMİ :
            Havza, 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türk hakimiyetine girmiş ise de Haçlı Seferleri sonucu sık sık el değiştirmiştir. XIII. Yüzyılda Selçukluların eline geçen bölge, Selçuklu Hanedanlığının çöküşünden sonra Canik Beyliği’ne ve daha sonra da 1414 ‘de Osmanlı Yönetimine geçmiştir.
            Havza Kasabası bu dönemde, Tersakan ırmağının batı tarafında küçük bir şehir olup, eskiden kaza merkezi olduğu halde, artık büyükçe bir mahalle durumundadır. Birkaç meşhurun gayretleri sayesinde bakımlı bir durumdadır. Kasabanın batı tarafında ve yüksek bir yerde bulunan kaplıca suyu, eskiden beri akmaktadır. Bu kaplıcanın suyu gayet sıcaktır. İnsan bedeninde meydana gelen cilt hastalıklarını iyileştirir; ayrıca, bazı iç hastalıklarına şifalı olduğundan, eskiden mayıs ve haziran aylarında, değişik yerlerden pek çok kişinin akınına uğrardı. Halkın buraya akın akın geldiğini gören Türkler, bu kaplıcanın olduğu yere, bir hamam, imaret ve misafirhane gibi, ziyaretçilerin ihtiyaçları olan binaları inşa etmekte gecikmemişlerdir. Bugün halk dilinde Şadi Paşa Hamamı, bunlardan önce de Sultan Mesud Hamamını yaptırmışlardır. Bu hamamın şekline ve inşa tarzına bakılırsa bunun Selçuklu eserlerinden olduğu anlaşılır. Her halde, Sultan II. Mesud tarafından yaptırılmıştır. Çünkü bu hamam, 1267 tarihinde mevcut idi. Ancak, hiçbir tarafında, hamamın kimim tarafından ve ne zaman yaptırıldığına dair bir kitabe bulunmamakla beraber Aslanağzı Kızgözü hamamının, Şadgeldi Paşa’nın yaptırdığı hayır eserlerinden olmayıp, kendisinin başkasından aldığı mülkiyettir. Daha sonraları çocukları tarafından vakfedilmiştir. Sadi Paşa’ nın kim olduğuna dair, açık bir kayda tesadüf edilmediği halde kendisinin Amasya hükümdarı Şadgeldi Paşa olup padişah soyundan gelen ve 1519 da vefat eden şahıs olduğu rivayet edilmektedir..

OSMANLI DÖNEMİ :
            Havza ilk fethedildiği zaman, buraya Türk aşiretlerinden Gidürlü, Çarıklı ve Kanıklı aşiretleri yerleştirilmiş olduğundan bugün, bazı köyleri bu isimlerle anılmaktadır. Havza’nın o gün için 50 kadar köyü vardır. Kaza olarak umumi nüfusu da 30.000 civarındadır.
            
Bu dönemde Havza’nın nahiyeleri :

Halas Nahiyesi: Havza kazasının güney-doğu taraflarını çevreler. Bugün bu nahiyeye “Hıllaz” denmektedir. Burada, eskiden beri bir ılıca vardır. Ilıcanın suyu ılık, şifalı tecrübe edilmiş ve yeri gayet güzel olduğundan, yanında otel ve han yapılmış ve bunlar sayesinde, 1883 tarihinden beri büyük bir şöhret kazanmıştır. Halk dilinde ılıcaya, “Hırlaz Ilıcası” denir. Bazıları, bu ılıcanın şifa vermekteki hususiyetlerini sayarak, Havza Kaplıcalarından üstün oluğunu kabul etmekte iseler de, kaplıcadan sağlanan faydaların, ılıcadan temin edileceklerden daha tercihe şayan olduğu şüphesizdir.

Kamlık Nahiyesi: Havza’nın kuzey-doğu taraflarını çevreler. Bu eski nahiye oldukça meşhurdur. Dere köyü bu nahiye dahilindedir.Bu dere Köyü’nde, Selçuklu emirlerinden Emir el-Hac Veliyyüd-din b.Berekat şah, 1249 tarihinde bir cami-i şerif ve bir türbe yaptırarak, vakıflara tanzim etmiştir. Meşhur emir Mübarizüddin İsa b. İldaş da, bu nahiyedendir. Eski kayıtlarda, burası, “Kanık Nahiyesi” diye geçmektedir. Galiba “Kamlık” ismi “Kanklığ” tabirinden galat olarak yerleşmiş olsa gerekir.

Gidürlü Nahiyesi: Havza’nın kuzey-batı taraflarını çevrelemektedir. Gidürlü aşireti reisi, bulunan Emir Celaleddin Mah-melek b. Mehmet el –Huzi bu nahiyeden çıkmıştır. Bu emir Havza kazasını istila ederek, 1267’ de istiklalini ilan etmiş; böylece birkaç sene, Amasya hükümetini meşgul etmiştir.

­Simre Nahiyesi: Havza’nın batı taraflarını çevrelemektedir. bugünkü Sivrikese Köyü bu nahiyenin merkezini teşkil etmekte olup vaktiyle Kanıklı aşireti bu köyde oturmakta olduğundan, Selçuklu saltanatının yıkılması esnasında Amasya’ da bulunan sultanlar bu nahiyeye gelerek, burada ikamet ettiklerinden, Simre nahiyesi, tarihi bakımdan, oldukça çok şöhret sahibi olmuştur.
            
            Resmi Kayıtlardan kesin olarak anlaşıldığına göre, Anadolu’daki son Selçuklu sultanı olan Mes’ud, bu nahiye dahilinde bulunan Tatar Kalesi isimli köyde; şehzadesi ve halefi, “Gazi Çelebi” diye meşhur olan Sultan Taceddin Altunbaş-ı Selçüki de, Umurbey, diğer adıyla, Şeyh Savcı köyünde medfun bulunmaktadır.
            Resmi Kayıtlarda, Sultan Mes’ud’un türbesi için şöyle yazılır: “Türbe-i Sultan Mes’ud b. Keykavus der-karye-i Tatar Kal’ası der-Simre-i Havza, Tabi’i Amasya” (Amasya’ya tabi olan Havza Simre’sine bağlı Tatar kalesi köyündeki, Sultan Mes’ud b. Keykavus’un Türbesi)
            Sultan Mes’ud’un oğlu Sultan Taceddin’in türbesi de şöyle kayıtlıdır: “Türbe-i Gazi Çelebi şehzade-i Sultan Mes’ud der_karye-i Umurbey, Nam-ı diğer Şeyh Savcı der- Simre-i Havza Tabi’i Amasya” (Sultan Mes’ud’un şehzadesi Gazi Çelebi’nin Amasya’ya tabi Havza Simre’sine bağlı Umurbey, diğer adıyla Şeyh Savcı köyündeki türbesi.)
            Kayıtlara göre, Sultan Mes’ud, “Büyük Sultan Gazi”, Sultan Taceddin de, “Küçük, Sultan Gazi” diye meşhurdurlar. Bütün bunlardan, anlaşıldığına göre, bu iki Selçuklu sultanının, Simre nahiyesinde bulundukları muhakkaktır.
            Tespit Ettiğimiz bu kayıtlar, Gazi Çelebinin 1344 da tanzim etmiş olduğu vakfiyesinde yer almaktadır. Bu vakfiyeden anlaşıldığına göre, Sultan Mes’ud oğlu olan bu Sultan Taceddin Altınbaş, Kur’an cüzlerinin okunması için, yukarıda ismi geçen köyleri vakfetmiştir.
            Tatar Kalesi köyünde, Sultan Mes’ud’un namına bir türbe, bir medrese ve bir cami-i şerif kayıtlıdır. Umurbey köyünde de, Şeyh Savcı adında bir zaviye ve Sultan Taceddin adına da bir türbe yazılıdır. Ayrıca, bütün bu yapıların, müderrisleri, hatipleri, şeyhleri, cüz okuyanları ve mütevellilerinin isimleri kayıtlı bulunmaktadır. Bu kayıtlara dayanarak, Şeyh Savcı, diğer adıyla, Umurbey ve Tatar Kalesi’nde, “Sultan Altınbaş’ın Mezarı“ diye bilinen bir mezar bulunabilmiştir. Bugün söz konusu medreseden bir eser yoktur. Her iki köyde de ahşaptan birer camii ve tekke olarak bina edilen bir köy odası bulunmaktadır. Tatar Kalesi köyünün ismi, vaktiyle Amasya’da oturan ve Anadolu beldelerine nezaret eden Tatar Kumandanlarının bu civardaki işlerine vekalet eden Tatar Beyinin burada oturmuş olmasından gelmektedir. Havza kazası dahilinde, bu Tatar beylerinin, Şeyh Durasın, Şeyh Beyazıt ve Şeyh Savcı namlarıyla meşhur köyleri bulunmaktadır.
            Havza genel olarak yukarıdaki gibi bir durum arz ederken merkezindeki yerleşimi gene kaplıcaları şekillendiriyor idi. Havza’nın hem genel olarak, hem de şehir olarak tarihinde hamamlarının özel bir önemi ve yeri vardır. Büyük hamamın doğu tarafında, yani arka tarafında küçük bir hamam bulunmaktadır. Fakat bu küçük hamamın inşa tarzı, diğerlerine pek benzememektedir. Bu küçük hamamı, kasabanın üst tarafında, eski şehrin harabesi üzerine bir imaret ve rasathane yaptıran Yörgüç Paşa’nın oğlu Mustafa Bey yaptırmıştır. Adı geçen Mustafa Bey, bu şehirde, 1432 tarihinde bir imaret ve misafirhane yaptırmış ve 1436 tarihinde de bunların vakıflarını tanzim etmiştir. Bu hamamların aşağı tarafında bulunan kargir Cami-i şerif, 1519 tarihinde Karaman Beylerbeyi Sadi Paşa tarafından yenilettirilmiş ve vakıfları tanzim edilmiştir. Bundan dolayı bu cami ile, büyük hamamın beraberce yapıldığı anlaşılmaktadır. 1495 tarihinde, Amasya “ Kızlar ağası “ diye tanınan Firuz Ağa bu kasabanın üst tarafında ve dağ tarafında kargir ve gayet sağlam bir medrese yaptırarak, vakıflarını tanzim etmiş ve böylece kasabanın imarına pek büyük gayret sarf etmiştir. Bundan sonra 1638 yılında da Havza eşrafından Hacı Uğurluzade Müstecab Ağa bir mektep ve 1764’ de eşraftan Osman Bey Sadi Bey Cami-i Şerifini yenileterek, doğu tarafına, büyük bir medrese yaptırmış; böylece hayırlı hizmetler yapmışlardır.1881 tarihin kadar bir kadı ve bir müdür ile idare edilen bu kasabanın önünde şose yolu geçince, şehir ulaşımını kolaylaştırmış ve böylece şehrin önemi de artmıştır. Daha sonra , Tatar ve Çerkez muhacirlerinin buraya iskan edilmesinden dolayı şehrin büyüklüğü, nüfusu ve ihtiyaçları oldukça arttığından, bahar mevsimlerinde, Ankara, Sivas, Trabzon gibi uzak vilayetlerden gelen halkın istirahatını temin etmek üzere, büyük hanlar yapılmaya başlanmış ve şehrin idaresi de bir kaymakam tayin edilerek, kaza merkezi haline getirilmiştir.
            Yıldan yıla önemi artan bu kasaba iktisadi faaliyetler de çoğalmış; böylece, tüccar, esnaf, işçiler ve kasabada oturan halkın gelirleri artmıştır. Bu sayede, şehrin büyümesi ve güzelleştirmesine hizmet etmiş olduklarından, 1881 tarihine kadar, 100 civarında olan hane sayısı, 500’ e yaklaşmıştır. Hatta bunun yanında, bu yeni bina sayısının dörtte biri kadar han yapılmış, böylece ticari hayat daha da canlanmıştır.1886 tarihinden itibaren eksikliğin farkına varılarak, bir iptidai mektebi; 1897 yılında, Aşağı mahallede, halkın yardımlarıyla cami-i şerif; 1892’da da bir medrese yaptırılmıştır. İptidai mektebi, görülen lüzum üzerine, 1894 tarihinde, rüştiye mektebine çevrilmiştir. Böylece, ilim eksikliği giderilmeye çalışılmıştır. 1891’ de Sivas Valisi olan, sabık Dahiliye Nazırı Mazlum Paşanın oğlu Menduh Efendi, bu kasabadaki iktisadi faaliyetleri görünce, Büyük Hamamın güneyinde, büyük bir otel ile , bu otelin altına bir hamam yaptırmıştır.
            Meşrutiyet Döneminde ise; Memduh Efendinin , bu faaliyetlerine kaza ve vakfın mütevellisi olan Hacı Mahmud Ağa itiraz etmiş ve bundan dolayı, Memduh Efendinin gayretiyle Alucra’ya sürülmüştür. 1908’da ilan edilen Meşrutiyetten sonra, Memduh Efendi gözden düşmüş ve yaptırmış olduğu hamama zorla akıttığı su da elinden alınarak, memleketin maarif hizmetlerine devamlı bir gelir olarak tahsis edilmiştir.

MİLLİ MÜCADELE YILLARINDA
            Anadolu’nun bütün diğer yörelerinde olduğu gibi Havza’da da, 93 Harbi olarak tarihimizde anılan Osmanlı-Rus Harbi, Balkan savaşları, “Düvel-i Muazzama” yani o dönemin süper devletlerine karşı verilen ve Birinci Dünya Savaşı dolayısıyla gerçekleşen Çanakkale savaşlarının sebep olduğu maddi-manevi yıkımlar kendini olanca ağırlığıyla hissettirmişti. Bu dönemde Havza’nın karşı karşıya kaldığı manzarayı ilçemizin medar-ı iftiharlarından Mustafa Kemal Paşa’nın Havza çalışma arkadaşlarından olup o dönemin Havza’sını konu alan ve “Yurdumuz Havza” adıyla bir kitap yazan Zübeyirzade Mehmet Fuat Efendi’nin satırlarından takip edelim:
            Savaşlar, iç ayaklanmalar ve darbe girişimleri ile ekonomik gücünü iyice kaybetmeye başlayan Osmanlı Devletinin halka yüklediği “bar’ı tekalif’den doğal olarak Havza ve çevresi de etkilenmişti. Ağır vergi yükü altında ezilmesi yetmiyormuş gibi bir de nüfusunun büyük bölümü Rumların ve Ermenilerin teşkil etmesinden dolayı istihbarat teşkilatı ile jandarma takiplerine konu olup, sık sık baskınlara uğrayan Havza, hemen hemen bütün maddi varlığı ezilmiş, kendisi de eritilmiş bir kasaba durumundaydı. Bu tarihler arasında ilçeye iskan edilen muhacirler (Kafkas ve Tatar göçmenleriyle Doğu Anadolu ve Karadeniz‘den gelip yerleşenler) genel iaşeyi tamamen yok etmiş, sefaleti ve her geçen gün artan ölümleri de beraberlerinde getirmişlerdir.
            Nihayet 1914 yılında I. Dünya Savaşı için ilan edilen “Genel Seferberlik” Havza’nın sosyal hayatını, ilerlemesini ortadan kaldırarak adeta varlığı dondurulmuş bir kasaba haline gelmesine sebep oldu.Grup grup cepheye giden gençlerimiz; Çanakkale’nin, Sarıkamış’ın, Galiçya’nın, Sina’nın, Irak’ın, Arabistan’ın meçhul ufuklarında Allah’ına kavuşurken geride bıraktıkları aileleri de yoksulluktan ve sefaletten dolayı ölümle pençeleşiyorlardı.

Mustafa Kemal Paşalı günlerin Hükümet Konağı :
            Yeni bir Türk Devleti kurmak amacıyla 19 Mayıs 1919 yılında Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa , 25 Mayıs 1919’da Havza’ya gelmiş olup, 12 Hazirana kadar ilçede kalmıştır. Mustafa Kemal Paşa 24 Mayıs 1919 Cumartesi günü Harbiye Nezareti’ne gönderdiği bir telgrafla Havza’ya geçiş nedenini şöyle belirtmiştir. “Merzifon, Amasya, Ladik, Havza gibi bazı yakınmaların kaynaklandığı yerleri kapsayan bölgede incelemeler yapılması ve önlemler alınması için karargahımı geçici olarak Havza’ya taşıyacağım. Ama haberleşmenin güven içerisinde yapılabilmesi için adresimim yine Samsun olacağını bildiririm.” Havza’ya çektiği bir diğer telgrafla da “Kaplıcalarda tedavi görmek için Havza’ya geleceğim” diyerek bu durumu Kaymakam Fahri Bey’e bildirdi.
            Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları 25 Mayıs 1919 günü kapalı ve hafif yağmurlu bir günde beraberlerindekiler ile birlikte üç hurda Mercedes marka otomobille Havza’ya gitmek üzere Samsun’dan hareket ederler. Otomobillerin eski olması nedeniyle bu yolculuk esnasında Mustafa Kemal Paşa’nın bindiği otomobil sık sık arıza yapar. En son ve en önemli arıza Havza’ya yakın Karageçmiş köyü civarında gerçekleşir ve araç tamamen durur. O vakitte ve orada kalmak istemeyen Mustafa Kemal Paşa maiyetindekilerle birlikte yürümek ve yürürken de okumak için duygulu bir ses tonuyla yanındakilere : “ Dağ Başını Duman Almış marşını biliyor musunuz?” diye sorar. Kimseden ses çıkmaz. Belli ki bu marşı bilmiyorlardı. Volkan patlaması bir ses yayılır Mustafa Kemal Paşa’nın gür soluğundan:

Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar.
Güneş ufuktan şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar!

Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin!
Bu gök, deniz nerede var,
Nerede bu dağlar, taşlar.

Bu ağaçlar, güzel kuşlar
Yürüyelim arkadaşlar!
Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin!

Her geceyi güneş boğar
Ülkemizin günü doğar,
Yol uzun olsa da ne var,
Yürüyelim arkadaşlar!

Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin!

            Yavaş yavaş sesler, Mustafa Kemal Paşa’nın sesine katılıyordu. Sanki tüm milletin bağımsızlık sesi yurdu kurtarmak amacıyla Anadolu’ya çıkan bu kişilerin seslerine katılmıştı. Anadolu bir yürek olmuş atıyordu.
            Bir ara yabancı bir ses karıştı bu sese. Arkalarına dönüp baktılar ki hurda “Mercedes-Benz” onarılmış. Herkes yerini aldı. “Dağ başını duman almış “ marşını kesmeden yollarına devam ettiler. 19 Mayıs’la özdeşleşen bu marş, daha sonra işgal altındaki güzel yurt topraklarını, düşmanlardan kurtarmak için hürriyet aşkıyla kanı kaynayan dinamik bir gençliğin, duygularını yansıtan gönül nağmeleri olmuştur.
            On sekiz günlük ikamet müddetinde Mili Mücadele bakımından son derece önemli işler gerçekleştirilmiştir:

1. İlk Heyet: Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıkar Çıkmaz hemen faaliyetlere başlamış ve ziyaretine gelen heyetleri kabul etmeye başlamıştır. Bunlardan en önemlisi kuşku yok ki Havza Heyeti’dir. Heyetin başkanı olan Çonzade Bayram efendi ( Bayram ÇONOĞLU ) kendisini Havza’ya davet etmek için geldiklerini, kabul ettiği takdirde emirlerine mevcut yaklaşık yüz elli kişilik bir silahlı grup da verebileceklerini ifade etmiştir. Paşa’nın karargahını Havza’ya nakletmesinde bunun da etkili olduğunu söylemek mümkündür.

2. İlk Marş (Gençlik Marşı): Yukarda bahsedildiği üzere Gençlik marşı ilk kez Havza yollarında okunmuştur.

3. İlk Müdafa-i Hukuk Cemiyeti: Mustafa Kemal Paşa’nın emri ve kontrolü dahilinde kurulmuş ve teşkilat “Taş Mektep” şimdiki Merkez İlköğretim Okulu’nda toplanmıştır.

4. İlk Tamim (Havza Genelgesi): 28 Mayıs’ta tüm valilik, kolordu komutanlık ve bağımsız mutasarrıflıklara çektiği tamimle ilk kez hukuki, siyasi ve idari nitelikleri ağır basan bir emir yayımlamış; misyonunu bir anlamda belli etmeye başlamıştır.

5. İlk Nümayiş (Miting=Gösteri): ilk miting Paşa’nın Anadolu’ya çıkışından sonra ilk kez Havza’da yine O’nun talimatıyla gerçekleştirilerek İzmir’in işgali protesto edilmiştir.

6. İlk Cüret: Mondros Mütarekesi neticesinde terhis edilen Ortadoğu’daki birliklere ait silahlar ve bunlara ait çeşitli parçalara Havza’da el konarak sadece İstanbul Hükümeti’ne değil daha da önemlisi müttefiklere meydan okunmuştur.

7. İlk Gönüllü Silahlı Grup (Serdengeçtiler): Nüvesi zaten var olan böyle bir grup daha geliştirilerek yaklaşık dört bin beş yüz kişilik bir birlik haline getirilerek Pontusçu Rum çetelerine karşı kullanılmış, hatta Zile isyanının bastırılmasında olduğu gibi iç isyanlarda görev almıştır.

8. Amasya Tamimi: Bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk habercisi ve müjdecisi olan Amasya Tamimi’nin altında imzaları bulunanlardan 20. Kolordu Komutanı Tuğgeneral Ali Fuat Cebesoy ve eski Bahriye Nazırlarından Rauf Orbay Mustafa Kemal Paşa ile görüşme talebinde bulunmuşlar, Paşa da onların kimliklerini gizleyerek Havza’ya gelmelerini istemiştir. Ancak İngilizlerin baskısıyla İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal Paşa’nın Müfettişlik görevini sona erdirip İstanbul’a dönmesini isteyen telgraf emri ve Erzurum’daki kongrenin toplanıp kendisini bekledikleri haberi sebepleriyle Havza’dan ayrılmak zorunda kalması sonucu Amasya’ya doğru yola çıkmıştır. A. Fuat Paşa ve Rauf Orbay bundan habersiz Çeltek köyüne kadar gelmişler ama, burada Mustafa Kemal Paşa’nın Havza’dan ayrılıp Amasya’ya geçtiği iletilince geri dönüp kendileriyle Amasya’da mülaki olabilmişleridir. Dolayısıyla böyle bir zorunluluk olmasaydı muhtemelen söz konusu “Tamim” belki de Havza’dan yayımlanacaktı.

9. Yazışmalar: Mustafa Kemal Paşa Havza’da kaldığı süre zarfında telgrafla elli altı adet yazışma yaparak bilgi alışverişi, planlama ve talimat verme işini gerçekleştirmiştir.

            Kurtuluş Mücadelesi, hiç şüphe yok ki başlı başına bir destandır. Bu “Kurtuluş Destanı”nın başlangıç ve en önemli bölümlerinden birini oluşturan bölümü “Havza Bölümü”dür. Mustafa Kemal Paşa, ilçeye gelişinin 2. Günü olan 26 Mayıs 1919 tarihinde kendisini ziyarete gelen heyete şu tarihi sözleri söylemiştir; ‘Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız,kurtulacağız, bizi öldürmek değil, canlı mezara atmak istiyorlar. Şimdi çukurun kenarındayız. Son bir azim bizi kurtarabilir.’
            12 Haziran 1919 günü Mustafa Kemal Paşa, kendisiyle görüşmeye gelenlere 13 Haziran 1919 Cuma günü Amasya’ya hareket etmek zorunda olduğunu bildirerek içtenlikle, “Bu gün artık üniforma sahibi değilim size daha öncede bildirdiğim gibi sade bir millet adamıyım.” diyerek İstanbul Hükümeti ile arasındaki bağın koptuğunu işaret etmiştir.
            Mustafa Kemal Paşa, 13 Haziran 1919 günü Havza’dan ayrılarak Amasya’ya geçmiştir. İlçede kaldığı 18 gün boyunca şimdi restore edilerek müze olarak kullanılan Mesudiye Oteli’nde ikamet etmiştir. Rahatsız olarak geldiği ilçede hem Milli Mücadele’nin temellerini atmış, hem de şifalı kaplıcalarında sağlığına kavuşarak ayrılmıştır.
            13 Haziran 1919’da Havza’dan ayrılan Mustafa Kemal, 24 Eylül 1924’de ikinci, 18 Eylül 1928’de üçüncü ve son olarak 22 Kasım 1930’da dördüncü kez Havza’yı ve Havzalıları onurlandırmışlardır. 24 Eylül 1924 tarihinde, Havza’yı ziyaretlerinde Havzalılara şu şekilde hitap ederek, Havza ve Havzalıların adını Cumhuriyet tarihimize altın harflerle yazmışlardır:

Muhterem Havza'lılar. 
İlk cüreti ilk cesareti gösteren ; ilk teşkilatı yapan sizlersiniz. İnkılap ve Cumhuriyet tarihinde kahraman Havza'nın ve Havza'lıların büyük bir yeri vardır.


CUMHURİYET DÖNEMİ
            1881’ e kadar kadı ve müftü ile yönetilen Havza, 1882’de kaymakam ve belediye başkanı tarafından yönetilen bir ilçe haline getirilmiş, 1925 yılında Amasya’dan ayrılarak Samsun’a bağlanmıştır.
            Gelmiş geçmiş Belediye Başkanları :
Saatzade Hacı Süleyman Ağa
Hacızade Süleyman Efendi
Kavulucuzade şakir Efendi
Cebecizade Derviş
Tatarzade Eyüp
Harputizade Hasan
Zübeyirzade Hacı Derviş Efendi
Selim Ağazade Mahmut Ağa
Hacı Ahmet Ağazade Aliosman Ağa
Hacızade Ahmet Efendi
Terzi Ahmetzade Hacı Mustafa Efendi
Mahmut Ağazade Bayram Efendi
Hacı Alizade Hacı Mustafa Efendi
Cebecizade İbrahim Efendi
Saatzade İbrahim Efendi
Zübeyirzade Nafiz Efendi
Müftüzade Teyfik Efendi
Kaymakzade Mehmet Efendi
Hatkutzade Mesut Efendi
Mahmut Ağazade Alirıza Efendi
Zübeyirzade Nafiz Efendi
Hacı Yusuf Salim Akın
Müftüzade Hakkı Akın
Mahmut Memiş Yazıcı
Yunus Bahri Kayacan
Salim Çonoğlu (DP Milletvekili)
Hacı Cemalettin Gürpınar
Mahmut Çonoğlu
Ahmet Saat
Halit Alten
Kazım Anar
İlyas Taşan
Mustafa Anar
Nuri Saat
Selahattin Gültekin
Emir Ali Demiralp
Ünal Saatoğlu
Salim Özen
Celal Er
Tuncer Keskin
Av. Murat İkiz 

Atatürk'ün Evi 
            Tarihi Mesudiye Oteli Samsun'un Havza ilçesinde olup, müze olarak kullanılmakta olan tarihi yapıdır. Tarihi önemi, 25 Mayıs - 13 Haziran 1919 tarihleri arasında Mustafa Kemal Paşa'nın 9. Ordu Müfettişliği sırasında ordu karargahı olarak kullanılmış olmasından gelir. Milli Mücadele'nin ilk karargahı sayılır.
            Yapım tarihi ve kim tarafından yapıldığı bilinmeyen bina ilk defa Hurdazlı İsa Efendi tarafından otel olarak işletilmiş, 1917'de Maarif Hamamı'nı da işletmekte ola Ali Baba tarafından işletilmeye başlatılmıştı. Mustafa Kemal Paşa'yı Havza'da ağırlaması nedeniyle Ali Baba "Otelci" olarak anılmaktadır.
            Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Samsun'dan Havza'ya geçme kararı üzerine Havza Kaymakamı Fahri Bey, Ali Baba'nın Mesudiye Oteli'nin içindeki müşterileri boşalttırarak 1 ay süre ile kiralamış; Mustafa Kemal ve beraberindekilere tahsis etmişti.
            Bu yapıda gerçekleştirilen görüşmelerden en önemlileri; Mustafa Kemal'in General Budenni başkanlığındaki Sovyet heyeti ile yaptığı görüşme ve Giresunlu Topal Osman Ağa ile görüşmesidir.
            Havza Atatürk Evi'nde Mustafa Kemal'in ağırlandığı dönemde kullanılan orijinal eşyalar sergilenmektedir. Çalışma masası, koltuk ve sandalyeler olduğu gibi korunmuştur. Atatürk'ün yatak odasının duvarında Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanlığı
forsu asılı bulunur. Bu forsu Atatürk, Havza'ya ikinci kez, cumhurbaşkanı sıfatı ile 24 Eylül 1924 tarihinde geldiğinde hediye etmiştir.
            Müzenin çalışma odasında heykeltraş Adil Çelik tarafından kalıp kullanmadan, döküm yapılmadan müze içinde yapılan balmumu Atatürk heykeli yer alır.
            Müzede yatak odası ve çalışma odası dışında iki salon vardır. Salonda Atatürk'ün Havza'ya geldiği döneme özgü eşyalar, Kurtuluş Savaşı'nda kullanılan bazı silahlar, savaşa ilişkin kitaplar;19.yüzyıl sonu 20. yüzyıl başına ait yöresel kadın giysileri; üst kattaki salonda ise oturma odası takımı yer alır.
            Atatürk Evi'nin diğer odaları Amasya, Sivas, Erzurum, Ankara odaları isimleri ile düzenlenmiş; Milli Mücadele sürecinde
Atatürk'ün bulunduğu, çalışma merkezi haline getirdiği bu kentlere ilişkin belge ve dökümanlara yer verilmiştir.
 

Copyright © 2008 MECON Telif Hakları MECON' a Aittir
Toplam 69430 ziyaretçi siteyi gezdi.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol